Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.authorMantı, Nebile Pelin
dc.date.accessioned2021-12-10T10:34:45Z
dc.date.available2021-12-10T10:34:45Z
dc.identifier.citationMantı N. P. , HAVA SAVAŞI VE ULUSLARARASI İNSANCIL HUKUK, Yetkin Basım Yayım ve Dağıtım, Ankara, 2021
dc.identifier.otherav_47f5e109-2ca6-4c02-9a4e-0c47de75fb16
dc.identifier.othervv_1032021
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/20.500.12627/170162
dc.identifier.urihttps://yetkin.com.tr/hava-savasi-ve-uluslararasi-insancil-hukuk-12038
dc.description.abstractSavaş tarihi boyunca, yeni silahlar ve teknolojiler sıklıkla ortaya çıkmıştır. Savaş yeteneklerinin geliştirilmesi, yeni teknolojilerin kullanımı ve ateş gücünün artırılması orduların temel kaygıları olmuştur. 1800’lü yıllarda başlayan buluşlar döneminde1, buhar makinelerinin ve petrol gibi yeni yakıtların kullanımı, kıtalararası ulaşımı, daha uzak mesafelere ulaşmayı; metallerin işlenmesi, tüfeğin, kısa süre sonra makineli tüfeğin ve zırhlı gemilerin yapılmasını sağlayacaktır. 1840’ta telefon-telsiz-telgrafın kullanımı, 1852’de Henri Giffard’ın ilk başarısız hava gemisi denemesi gerçekleşir. Bir yıl sonra George Kayley başarılı bir planör uçuşu gerçekleştirir. XX. yüzyıl yaklaşırken, teknolojinin muazzam başarılarına rağmen, hammadde ve kullanım kaygıları sonraki on yılları şekillendirecek yeni tartışmaları tetikleyecektir. Budiansky, XX. yüzyılın ilk çeyreğini mucizeler çağı olarak tanımlar, çünkü bu yüzyıl ‘dönüşüm’ çağıdır: elektriğin keşfini takip eden yıllarda sadece günlük kullanıma özgü icatlar değil, aynı zamanda savaş alanını etkileyecek değişimler de ortaya çıkacaktır.XX. yüzyılın ilk yarısına hâkim olan siyasi gerilimler ve yaşanan çatışmalar, bir taraftan daha üstün silahlar yaratma arzusunu ve teknolojik gelişmeleri tetiklemiş; diğer taraftan, yüzyılın ikinci yarısına yön verecek olan savaşları düzenleyen normları derinden etkilemiştir.XX. yüzyılın ikinci yarısında savaşların aktörleri, yöntemleri, teknolojileri, gereksinimleri, hatta isimleri değişirken, savaşa ilişkin kurallar aynı kalmıştır.Teknolojiyi üreten ve ona sahip olanlar ile üretemeyen ve sahip olamayanlar arasında oluşan asimetri, XX. yüzyılın son çeyreğine ve XXI. yüzyılın başında silahlı çatışmalarının en belirleyici niteliklerinden biri haline gelirken, savaş yöntem ve araçları ile çatışmalar esnasında sivillerin korunmasına ilişkin uluslararası İnsancıl Hukuk kurallarını da zorlamaktadır. Modern hava kuvvetlerinin oluşumundan çok önce, neredeyse iki asırdan uzun bir süredir, günümüz hava araçları kadar gelişmiş olmasa da çeşitli hava unsurları silahlı çatışmalarda askeri amaçla kullanılmaktadır. Hava bombardımanını en yüksek etkiyle gerçekleştirmek için geliştirilen yeni teknoloji, hukukun uzanamadığı coğrafyalarda riskleri azalttığı düşünüldüğünden ‘modern’ çatışmaların vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelmiştir.1990’lı yıllardan itibaren, başta terörle mücadele olmak üzere, silahlı çatışmalarda hava kuvvetleri öne çıkmaya başlamıştır. Bu dönemde Çöl Fırtınası Harekâtı, hava kuvvetlerinin rolünü belirgin hale getiren harekâtlardan biri olmuştur. Gerçek zamanlı gözetleme ile elde edilen veri, yüksek hızda ve modern mühimmat kullanılarak gerçekleştirilen saldırılar, müttefik kara kuvvetlerinin kayıplarını minimumda tutarak, kısa sürede sonuç alınmasını sağlamıştır. Bu dönemde uygulanan nokta saldırıları, yıpratma yoluyla gerçekleştirilen klasik çöküşten ziyade, işlevsel etkilerin harekâtlarda öne çıktığını göstermektedir.Özellikle hava harekâtlarında, silahlı çatışmaların yürütülmesine ilişkin temel ilkelere uygun hareket edilmesi, özellikle ayrım gözetme ve orantılılık ilkeleri temel tartışma noktaları oluşturmuş; bu ilkelerin,yakın dönemde tanık olunan askeri faaliyetlerde uygulama alanı bul(ama)ması, konuyu kamuoyu için olduğu kadar hukukçular için de merakla ve ilgiyle takip edilen bir başlık haline getirmiştir.Silahlı çatışmaların hukuki boyutunu düzenleyen İnsancıl Hukuk’un bu temel ilkelerinin kapsamları ve uygulamaları, şüphesiz sonraki hava operasyonları bakımından açıklayıcı ve yol gösterici olacaktır. Bu anlamda Devlet pratiği ve algısının evrensel normlarla ne ölçüde uyumlu olduğuna bakılması faydalıdır. Bu çalışma hava savaşına ilişkin uygulamaların, Dünya Savaşlarından günümüze farklılaşan devlet uygulamalarının incelenmesi, doktrindeki tartışmaların takip edilmesi neticesinde oluşturulmuştur.Silahlı Çatışmalar Hukuku’nu oluşturan Lahey Hukuku, Cenevre Hukuku ile sağlamlaştırılmaya çalışılmıştır. Hava gücünün kullanımına ilişkin ilk düzenlemeler de 20.yüzyılın ilk yarısında kaleme alınmıştır. Konu hakkında kaleme alınan ilk eserler, günümüzde hala tartışmalı olan noktaların, kuvvetin oluşum aşamasında dahi tartışmalı olduğunu göstermektedir. Bugün, ileri teknolojinin sunduğu imkânlara rağmen, aynı endişeler devam etmektedir. Bu sebeple erken dönemde konu hakkında çıkan ve tartışmalı olan hususlar öncelikle incelenmiştir.İnsanlı platformlardan insansız platformlara geçişin, savaş alanındaki etkisi, fiili ve hukuki koşullar dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır. Bu hususlardaki kemikleşmiş algıyı kırabildiği ve eksiklikleri tamamlayabildiği ölçüde çalışmamız amacına ulaşmış olacaktır.Tez çalışmalarımın alt yapısını oluşturan araştırma süresinin bir yılı Hollanda’da ve Amerika Birleşik Devletleri’nde geçirilmiştir.For this dissertation, I would like to thank members of Leiden University Institute of International Air and Space Law, firstly Prof. Dr. Pablo Mendes de Léon, Prof. Dr. Nico Schrijver and Dr. R.W. Heinsch for their time, interest, and helpful comments; and Paula Van der Wulp, Flortje Helwig ve Wouters Oude Alink for their hospitality, finally and mostly Dr. Narin Idriz Tezcan, former Leiden University new Asser Institute member, for her kindness and endless help.I want to express my genuine gratitude to all the staff members of the Peace Palace Library and the Hague Academy of International Law, mostly Mr. Niels Van Tol, for his help and guidance during my research at the Library.Prof. Dr. Bonnie Docherty for her time and insightful questions, during my studies at Harvard Law School. My time at Harvard was enjoyable in large part due to the many friends and groups that became a part of my life. I am grateful for time spent with friends, Dr. Elif Yamangil, for our memorable trips; friends at Langdell Hall, Aslıhan Bulut and Terri Saint-Amour, for their patience and help, New York trips and life-saving research tips about complicated data and people.Sadece bu zorlu süreçte değil, öğrencilik yıllarımızdan beri her adımda, her an varlığını ve desteğini gösteren, değerli dostum Yrd. Doç. Dr. Nur Bolayır’a sonsuz saygılarımı ve sevgilerimi sunarım. Çalışmalarımın son halini almasına yardımcı olduğu için, değerli makine mühendisi İ. Çağrı Arsan’a, değerli Fatma Ayhan'a ve Dr. Rezzan İtişgen Dülger'e bu süreçteki destekleri ve dostlukları için, sevgilerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum.Bu çalışma 2214/A TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme Bursu programı ve İstanbul Üniversitesi Tinçel Vakfı Araştırma Bursu kapsamında başarılı bulunarak, burs desteğine hak kazanmıştır.
dc.language.isotur
dc.publisherYetkin Basım Yayım ve Dağıtım
dc.subjectSocial Sciences & Humanities
dc.subjectHukuk
dc.subjectDevletler Umumi Hukuku
dc.subjectLaw
dc.subjectSosyal ve Beşeri Bilimler
dc.subjectKANUN
dc.subjectSosyal Bilimler Genel
dc.subjectSosyal Bilimler (SOC)
dc.titleHAVA SAVAŞI VE ULUSLARARASI İNSANCIL HUKUK
dc.typeKitap
dc.contributor.departmentİstanbul Üniversitesi , Hukuk Fakültesi , Kamu Hukuku Bölümü
dc.contributor.firstauthorID2706478


Bu öğenin dosyaları:

DosyalarBoyutBiçimGöster

Bu öğe ile ilişkili dosya yok.

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster