Polikliniğe Başvuran Yaşlı Bireylerde GLIM Kriterleri ve Mini-Nütrisyonel Değerlendirme-Kısa Form İle Yapılan Malnütrisyon Değerlendirmesinin Birbiri ile Korelasyonu

Abstract

Amaç: Küresel Beslenme Üzerine Liderlik Girişimi (GLIM) kriterleri, malnütrisyon için uluslararası ortak bir operasyonel tanım öne sürmektedir. Çalışmamızda, öne sürülen bu tanımın rutinde malnütrisyon taramasında sık ve pratik olarak kullanılan Mini-Nütrisyonel Değerlendirme-Kısa Form (MNA-SF) ile uyumunu değerlendirmeyi amaçladık. Yöntem: Çalışmamız retrospektif, kesitsel olarak planlanmış olup, üniversite hastanesi polikliniğine ayaktan başvuran ≥60 yaş bireyler dahil edildi. GLIM kriterleri kapsamında üç fenotipik (kilo kaybı, düşük vücut kütle indeksi, düşük kas kütlesi) ve iki etyolojik kriter (azalmış oral alım/absorpsiyon, inflamasyon varlığı) sorgulandı. Kas kütlesi ölçümü için biyoimpedans analizi kullanıldı. Ölçülen iskelet kası kütlesi, boyun karesine göre ayarlandı. Hafif-orta evre düşük kas kütlesi tanımı için Türk popülasyonuna spesifik 10.1/8.2 kg/m2 eşik değerleri kullanıldı. En az bir fenotipik+bir etyolojik kriter varlığı “GLIM’e göre malnütrisyon” olarak değerlendirildi. MNA-SF <8 olması “MNA-SF’e göre malnütrisyon”, <12 ise “yetersiz beslenme (malnütrisyon+malnütrisyon riski)” olarak değerlendirildi. GLIM ve MNA-SF’in birbirleri ile korelasyonu Kendall-tau analizi ile çalışıldı. Bulgular: Çalışmaya 222 katılımcı (%68.8, kadın; ortanca yaş, 72) dahil edildi. GLIM kriterlerine göre 16 (%7.2) birey malnütreydi. MNA-SF’e göre ise 50 (%22.5) katılımcıda yetersiz beslenme, 5 (%2.5) katılımcıda ise malnütrisyon mevcuttu. Korelasyon analizleri sonucunda “GLIM’e göre malnütrisyon”un, “MNA-SF’e göre malnütrisyon” ve “yetersiz beslenme” ile ihmal edilebilir düzeyde korele olduğu gözlendi (malnütrisyon ve yetersiz beslenme için sırasıyla r=0.012, p<0.001; ve r=0.025, p=0.001). Sonuç: Çalışmamız malnütrisyon tanısı için sunulan GLIM algoritmasının, ayaktan hastalarda sıklıkla kullanılan MNA-SF sonuçları ile uyumunun çok zayıf olduğunu göstermektedir. Hangi metodun olumsuz sonlanımları daha iyi öngördürdüğünün geniş ölçekli ve boylamsal çalışmalarla aydınlatılması gerekmektedir.