dc.contributor.author | Mahdum, Abid Nazar | |
dc.date | 2020 | |
dc.date.accessioned | 2020-04-27T16:45:59Z | |
dc.date.available | 2020-04-27T16:45:59Z | |
dc.date.issued | 2015 | |
dc.identifier.issn | 1308-2140 | |
dc.identifier.uri | http://hdl.handle.net/20.500.12627/515 | |
dc.description.abstract | Manevî bir ilim, başka bir deyişle bir gönül ilmi olan tasavvufun kaynağı peygamberimiz ise de sahâbîler döneminde “tasavvuf” veya “sûfî” gibi kavramlar görülmez. Tâbi’n döneminde ise İslâmiyete uymakta ve güzel ahlakta öne çıkan bir zümre tebârüz eder. Bunlar, diğer insanlardan “ubbâd” ve “zühhâd” ismiyle ayrılmaya başlamışlardır. Daha sonra ortaya çıkan Mutazile fırkası mensupları da kendilerini bu isimle tanımlamaya başlayınca, gerçek âbid ve zâhitleri bunlardan ayırmak için “sûfiyye” isminin kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Daha sonraki zamanlarda sûfî veya mutasavvıf olarak görünen bazı kimselerin ulemânın tasvip etmediği bazı hâl ve davranışlar sergilemesi, bu yönde sözler söylemesi tenkit edilmelerine
sebep olmuştur. Bazı âlimler liyakatsiz ve sahte sûfîleri ilmî deliller ile tenkit etmişlerdir. Aynı zamanda mutasavvıf olan âlimler de böyle sahte sûfîleri eleştirmişlerdir. Bazen de yüksek irfan sahibi büyük
mutasavvıflar bazı sûfîlerin anlaşılmayan sözlerini izah etmişlerdir. Sûfî Allahyâr, on yedinci asırda Orta Asya’da yetişen çok önemli bir mutasvvıf şairdir. Çağatay Türkçesi ve Farsça şiirler yazan Sûfî Allahyâr, genelde nasihat veren, güzel ahlak ve gerekli dinî bilgileri anlatan eserler kaleme almıştır. Yazdığı eserler çok geniş bir coğrafyada etkili olmuş, günümüze kadar okunagelmiştir. Nakşibendî ve Müceddidî olan şair, her müslüman gibi tasavvuf ehli kimselerin de öncelikle dinin emir ve yasaklarına uyması gerektiğini, rüyalara, hâllere, vecdlere, keşiflere itibar etmemesi gerektiğini söyler. Bu tür durumlar hasıl olsa da bunları gizli tutmak gerektiğini ifade eder. Bir kimsede olağanüstü hâllerin görülmesinin de o kimsenin Allah dostu olduğunu göstermeye yetmeyeceğini, bunun İslamiyete uymak şartıyla kıymeti olacağını bildirir. Sûfî Allahyâr, çevresinde gördüğü, mutasavvıf geçinen kimseleri bu ölçülere göre tenkit etmekte, bu ölçülere uymayanları yermektedir. Bu çalışmada şairin farklı eserlerinde yaptığı böyle tenkitler incelenerek onun tasavvufî çehresi daha berrak şekilde ortaya konmaya çalışılmıştır. | tr_TR |
dc.language.iso | tur | tr_TR |
dc.publisher | Turkish Studies | tr_TR |
dc.relation.isversionof | 10.7827 | tr_TR |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | tr_TR |
dc.subject | Tasavvuf, Çağatay Edebiyatı, Nakşibendî, Müceddidî, Tenkid, Mübâhiyye | tr_TR |
dc.title | Sûfî Allahyâr'da Tasavvufî Tenkit | tr_TR |
dc.type | article | tr_TR |
dc.relation.journal | International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic | tr_TR |
dc.contributor.department | İstanbul Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü | tr_TR |
dc.contributor.authorID | 0000-0002-9811-3411 | tr_TR |
dc.identifier.startpage | 845 | tr_TR |
dc.identifier.endpage | 868 | tr_TR |