Yakın Dönem Türkiye Tarihi Araştırmaları- Sabahattin Özel Armağanı
Abstract
Günümüzde Sakarya’ya bağlı
Karasu İlçesi sınırlarında, Antik çağlardan itibaren zengin çinko, kurşun ve
bakır madeni yataklarının varlığı bilinmekteydiOsmanlı
döneminde özellikle 19. Yüzyılın sonlarına doğru Karasu’nun köyleri ile muhtelif
mirî arazilerinde maden işletmeciliği ruhsatı taleplerinde ciddi bir artışın yaşandığı
dikkati çekmektedir. Madenciliğin gelişme gösterdiği Karasu, halkın talepleri üzerine İzmit Kandıra’dan
ayrılarak 1899 yılı itibariyle Adapazarı’na bağlanmıştır.
19. Yüzyıl boyunca sadece
Karasu bölgesi değil, genel olarak Osmanlı coğrafyasındaki maden alanları Avrupalı
yatırımcıların ilgi odağı haline gelmişti. Fakat şahısların maden imtiyazları
taleplerindeki artışa rağmen, üretimi belirleyen kapsamlı bir kanunî metnin ve
yasal çerçevenin bulunmaması, sektörde gelişimi önlemekteydi. Her ne kadar 1858
Arazi Kanunnamesi’nin 107. Maddesi madenlerin mülkiyetine dair hükümler içerse
de işletme yöntemleri ve imtiyaz sahiplerinin sorumlulukları gibi birçok eksiklik
nedeniyle ihtiyaçlara cevap vermemekteydi. Bu gibi olumsuzluklar ve şikâyetlerin
giderilmesi amacıyla Osmanlı’da ilk maden nizamnamesi 28 Mayıs 1861 tarihi
itibariyle yürürlük kazanmıştır. 1861 nizamnamesinin en önemli maddelerinden biri,
yabancıların hissedar sıfatıyla imtiyazlara iştirak edebilmelerinin önünün
açılmasıydı. Osmanlı’da 1867 yılı itibarıyla yabancıların mülk ve toprak alımlarına
yönelik yeni düzenlemeler yapılınca, madencilik mevzuatı da tekrar gözden
geçirildi. Nitekim 1869 tarihini taşıyan yeni bir maden nizamnamesi kaleme
alındı. Bu nizamname 1810 tarihli Fransız maden kanunları esas alınarak düzenlenmişti
ve madenlerde imtiyaz süresini 99 yıla çıkarmaktaydı. 1869 sonrasında sahada edinilen
tecrübeler ve ortaya çıkan işletme sorunlarının giderilmesi maksadıyla 1887’de nizamnamede
yeniden tadilata gidilmiştir. 1887 Maden Nizamnamesi yürürlük kazandıktan sonra
özellikle taharri (arama/keşif) kısmına gelen itirazlar nedeniyle 1901’de kısmî
bir düzenleme yapılmıştır. Osmanlı’da maden mevzuatını ele alan ve köklü
değişiklikler getiren son düzenleme 1906’da yürürlük kazanmıştır. Bu son
düzenlemenin şekillenmesinde de yabancı maden mültezimlerinin talepleri ve
itirazları etkili olmuştu. Hazırlanan kanunî metinlerin ve oluşturulan
mevzuatın Osmanlı madencilik sektörüne canlılık kazandırdığı anlaşılmaktadır. Nitekim
1870-1899 yılları arasında, yerli ve yabancı mültezimlere toplam 144 imtiyaz
verildiği kayıtlara yansımıştır. 1900-1911 yılları arasında üretim ise iki
katına çıkmıştır.
Collections
- Kitapta Bölüm [13988]