Show simple item record

dc.contributor.authorÜNAL, Uğur
dc.contributor.authorYAVAŞGEL, Emine
dc.date.accessioned2021-03-03T07:50:01Z
dc.date.available2021-03-03T07:50:01Z
dc.identifier.citationYAVAŞGEL E., ÜNAL U., "INTERROGATIONS OF RIGHT(S) AND FREEDOM(S) IN THE THEORY OF JUSTICE" , "RESEARCHES ON MULTIDISIPLINARY APPROACHES", Göksu H., Editör, Sra Academic Publishing (Strategic Research Academy), Çanakkale, ss.1-18, 2017
dc.identifier.othervv_1032021
dc.identifier.otherav_142b2258-f128-45f2-9a07-b01f835ea123
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/20.500.12627/18957
dc.identifier.urihttps://drive.google.com/file/d/1ULyYpYGPhKiw5ysU2D3sG2rRtBmLZCIL/view
dc.description.abstractÖZET “Justitita est constans et perpetua voluntas ius suumcuique tribuens." (Adalet, herkese kendi hakkını vermek hususunda kat’i ve devamlı bir iradedir) İmparator İustinias, Institutiones, M.Ö. 533 Toplumların aydınlanması hiç tartışmasız barışa odaklıdır. Bu odaklanma nitelikli insan’ın varlığına gereksinim duyar, nitelikli insan da kendinden başkasını da düşünebilen insandır. Hem insanlar nezdinde hem de toplumlar nezdinde iç ve dış barış adalet temeli üzerine kurulmadıkça asla sürekli olmaz. Adalet de insan haklarına dayanmadıkça hep göreceli kalır. Doğal haklar ya da temel haklar olarak da bilinen insan hakları grup haklarından ayrı, insanın insan olarak doğmakla elde ettiği haklardır; tüm insanların her yönden eşit olduğu, devredilemez, vazgeçilemez, sınırlanamaz, kısıtlanamaz ve dokunulamaz haklara sahip olduğunu ifade eder. İnsanlığın onuru hak(lar) ve özgürlük(ler) üzerinden yükselmektedir. Bugün insanlığın iklimi bu hakları tartışmasız koruma yönünde olumlu değişim geçirmektedir. En özgün haliyle kişiliğin saygınlığı ancak söz konusu haklar sayesinde gerçekleşebilir. Bu nedenle, çağdaş düzen, toplumsal ilişkileri hak düşüncesine, adalet duygusuna göre hukuksallaştırarak insan hakları temelinden ilerlemektedir. Dolayısıyla, ahlakın uygunluk ölçüsü artık, adaletin geçerliliği koşuluna bağlanmak durumundadır. Bu kuramsal çerçeveden hareketle çalışmada adaletin, özgür ve eşit insanların toplumsal bağlamında kendiliğinden gerçekleşen bir değer olduğuna işaret edilmektedir. Ve olguyla ilgili iki temel paradigma üzerinde haklı bir tartışma beraberinde sürdürülmektedir. İlki insanın insan olarak değeri bakımından eşitlik mutlaktır, dolayısıyla eşitlikten ayrılmak adalete aykırıdır. Öyle ki, evrensel olarak kabul görüldüğü gibi, ırk, cins, din, dil ve etnik köken gibi insan özellikleri ayrımcılığın haklı gerekçesi olamaz. İkincil yaklaşım ise, Aristoteles’den beri üzerinde tartışılmakta olan, eşit olanlara eşit, eşit olmayanlara ise farklı davranılmasını gerektirir. Bu paradigmaya göre, insanların kazanılmış özellikleri ve kendi çabalarının sonucu edinimleri dolayısıyla farklı davranıma tabi tutulmaları adalete aykırı olamaz. Dolayısıyla, çalışmada, bu iki başat paradigmaya ilişkin açılımlardan hareketle hak(lar) ve özgürlük(ler) sorgulamalarında hangi adalet ilkesini uygulamanın daha doğru olacağı konusunda, betimsel bir yöntemle nesnel bir sonuca ulaşma çabası sarfedilmektedir. Anahtar Sözcükler: Adalet Teorisi, Adalet, Ahlak, Etik, Erdem, Doğa, Eşitlik, Toplum, Devlet,Hak(lar) ve Özgürlük(ler)
dc.language.isoeng
dc.publisherSra Academic Publishing (Strategic Research Academy)
dc.subjectSosyal Bilimler (SOC)
dc.subjectSosyal ve Beşeri Bilimler
dc.subjectSosyal Bilimler Genel
dc.titleRESEARCHES ON MULTIDISIPLINARY APPROACHES
dc.typeKitapta Bölüm
dc.contributor.department, ,
dc.contributor.firstauthorID608157


Files in this item

FilesSizeFormatView

There are no files associated with this item.

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record