Gerçeğin Yeniden İnşasında Tiyatroda Gündelik Dilin Kullanımı
Abstract
Antik Yunan tiyatrosundan başlayarak 18. yüzyıla kadar uzanan süreçte, tiyatronun dili şiirsel ve ölçülüdür. Tragedyaların düzyazı diliyle yazılması gerektiğine dair ilk ciddi tartışmalar Fransa’da Trublet, Fontenelle ve La Motte gibi yazarlar tarafından ortaya atılır. Ama bu konuda asıl büyük etkiyi İngiliz oyun yazarı George Lillo’nun 1731’de yazdığı The London Merchant (Londra Taciri) adlı eseri yapar. Lillo’nun bu girişimi, Diderot ve Lessing’in çabalarıyla Kıta Avrupası’nda harekete geçirici bir etkiye sahip olur. Dram sanatındaki bu düşünsel ve yazınsal dönüşümün temelinde burjuva sınıf bilincinin gelişimi yatar. Orta sınıf seyirci tiyatroda üstün trajik kahramanları izlemek yerine kendi yaşamından günlük olayları ve sıradan kişileri görmeyi daha gerçekçi bulur. Böylelikle tiyatro sanatında kendine özgü yeni bir biçim ve anlatım tarzı yaratan burjuva sınıfı, oyun yazımında da gündelik dilin kullanılmasıyla tiyatroya farklı bir gerçeklik algısı kazandırır. 19. yüzyıla gelindiğinde realizmin ve natüralizmin etkisiyle tiyatronun hakîm dilinin düzyazı olduğu görülür. Bu makalede, öncelikle, oyun yazımında koşuk dilinden düzyazı diline geçişin tarihsel süreci incelenmiş, ardından da tiyatroda gündelik dilin kullanımının gerçeklik algısına katkıları değerlendirilmiştir. Son olarak, diyalog yazımının geçirdiği bu değişimle düzyazı dilinin tiyatro-edebiyat ilişkisine kazandırıp kaybettirdikleri üzerinde durulmuştur.
URI
http://hdl.handle.net/20.500.12627/4599https://avesis.istanbul.edu.tr/api/publication/a0c25501-3dcc-4010-8014-936bd6661f5c/file
https://doi.org/10.46641/medeniyetsanat.713710
Collections
- Makale [2276]